AA muhabirinin Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nden (TÇÜD) edindiği bilgilere göre, çelik sektörü 2023 yılını hem üretim hem de tüketim alanında kaydedilen artışlarla kapatmayı başardı. 2024 yılı itibarıyla ham çelik üretimi, bir önceki yıla oranla %9,4 oranında bir yükselişle 36,9 milyon ton seviyesine ulaştı. Ancak, Aralık 2024’te üretim, Aralık 2023’e kıyasla %7,6 oranında bir düşüşle 2,9 milyon tona geriledi. Nihai mamul tüketimi ise geçtiğimiz yılın Aralık ayında, 2023 yılının aynı dönemine göre %11,4 artış göstererek 3,3 milyon tona çıktı. Yıl genelinde nihai mamul tüketimi ise %0,6 artışla 38,3 milyon ton seviyesine yükseldi. 2023 yılında çelik sektörü için kapasite kullanım oranı %56,8 iken, 2024 yılında bu oran %62,2’ye yükseldi.
Çelik Dış Ticaret Verileri
Çelik ürünleri ihracatı Aralık 2024 itibarıyla, yıllık bazda miktar yönünden %16’lık bir artışla 1,3 milyon tona, değer yönünden ise %11,9’luk bir artışla 888 milyon dolara ulaştı. Geçtiğimiz yılın tamamında ise, bir önceki yıla göre ihracatta miktar itibarıyla %27,6 artışla 13,4 milyon ton, değer bazında ise %17,7 artışla 9,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Çelik ürünleri ithalatı ise Aralık ayında, yıllık bazda miktar yönünden %73,8 artış göstererek 1,8 milyon ton, değer yönünden ise %37,8 artışla 1,2 milyar dolara yükseldi. İthalattaki bu artışta, yarı ürünlerin ve uzun mamullerin ithalatındaki sırasıyla %100 ve %48’lik artış önemli bir rol oynadı. 2023 yılında ithalat, bir önceki yıla göre miktar itibarıyla %1,7 artışla 17,4 milyon ton olarak gerçekleşirken, değer itibarıyla ise %9,9 azalarak 13,2 milyar dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı, 2023 yılında %56,6’dan 2024 yılında %74 seviyesine yükselmiştir.
“Türkiye’de Önlemler Alınmalı”
TÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, Türkiye’nin, dünya genelinde üretimini en çok artıran ülkeler arasında yer aldığını ve dünyanın en büyük 8. ham çelik üreticisi konumunu koruduğunu belirtti. Yayan, geçen yıl sektörün ihracat pazarlarında belirgin bir toparlanma gösterdiğini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
- “Ülkemizle serbest ticaret anlaşması bulunan Malezya’nın yanı sıra, başta Çin olmak üzere Endonezya ve Vietnam gibi Uzak Doğu ülkelerinden gerçekleştirilen ithalattaki yüksek oranlı artışlar, çelik dış ticaretini olumsuz yönde etkilemiştir.”
- “Son iki yıldır Çinli üreticilerin dünya piyasalarına neredeyse maliyet fiyatları ile sunduğu ürünler, piyasalarda büyük dalgalanmalara neden olmuştur. Çin, 2024 yılında gerçekleştirdiği 110,7 milyon tonluk ihracat ile 2015 yılında kaydedilen tüm zamanların en yüksek seviyesinden sonraki ikinci en yüksek seviyeye ulaşmıştır.”
Yayan, Avrupa Birliği (AB) ve ABD’nin uyguladığı ticaret politikası önlemlerinin, Türkiye’de de benzer şekilde hayata geçirilmesine ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
“Suriye’deki Yeniden İnşa Süreci Sektörü Etkileyecek”
Yurt içi tedariki teşvik eden politikaların geliştirilmesi ve sürdürülmesi gerektiğini belirten Yayan, tüketimin iç pazara yönlendirilmesinin, yeni kapasitelerin daha etkin kullanılmasının ihracat ve üretimin artmasına, dolayısıyla sektörün cari açığının azaltılmasına katkı sağlayabileceğini dile getirdi. Yayan, 2025’te sıkı para politikalarının yerini genişletici politikalara bırakmasının ve dolayısıyla çelik tüketiminin artacağı beklentisinin, çelik sektöründeki kapasite kullanım oranlarındaki artış eğilimini sürdüreceğini öngördü. Ayrıca, Suriye’deki yeniden inşa döneminin başlamasının 2025 yılında sektörü etkileyecek önemli bir unsur olduğunu vurguladı.
Yayan, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın devreye alınacağı 2026 öncesinde, Avrupa Çelik Birliği’nin (EUROFER) hurda ihracatını engellemeyi ve suni olarak hurda fiyatlarını düşürmeyi hedefleyen yoğun girişimlerinin, hurda toplama faaliyetlerini azaltarak arzı tehlikeye atmasından endişe duyduklarını belirtti. Ayrıca, sektörün sürdürülebilirliğini ve yeşil dönüşüme yönelik çalışmalarını sekteye uğratmaması için Avrupa Komisyonu nezdinde girişimlerde bulunulmasının önemine dikkat çekti.
“Döngüsel ekonomiye zarar verecek ‘hurda sızıntısı’ adı altındaki mesnetsiz iddiaların hayata geçirilmemesi için gerekli adımların atılması büyük önem taşımaktadır.”
KAYNAK: AA