Dijitalleşmenin hızla yayıldığı günümüzde, sosyal medya platformları yalnızca iletişim araçları değil, aynı zamanda kimlik inşa alanlarına dönüşüyor. Geleneksel alışkanlıklar yerini dijital ritüellere bırakırken, bireylerin benlik algısı da bu yeni düzene uyum sağlamak zorunda kalıyor.
Instagram, X (eski adıyla Twitter) ve TikTok gibi platformlar, kullanıcıları farklı roller üstlenmeye teşvik ediyor. Instagram daha çok özel hayatın sahnesi olurken, X gündem takibi için kullanılıyor. TikTok ise eğlence ve yaratıcılığın merkezi olarak öne çıkıyor.
Bu farklı platformlar, bireylerin her biri için ayrı dijital kimlikler geliştirmesine neden oluyor. Kullanıcılar, gerçek benlikleriyle dijital persona’ları arasında denge kurmaya çalışıyor.
Ancak bu süreç her zaman sağlıklı ilerlemeyebiliyor. Kusursuz hayatların sergilendiği dijital dünyada, bireyler hem siber tehditlere maruz kalıyor hem de psikolojik baskı hissedebiliyor. Dijital ve gerçek kimlikler arasındaki geçişlerin yoğun yaşandığı bu çağda, içsel çatışmalar da artabiliyor.
Bu nedenle medya okuryazarlığı, dijital dünyada daha bilinçli ve sağlıklı bir kimlik geliştirmek için temel bir beceri haline geliyor.