(ANKARA) –
Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Kent Konseyi’nde gerçekleştirilen Yaşlı Bakım Sistemi Çalıştayı’nda dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Yavaş, “14 bin küsur liraya hiçbir insan yaşayamaz, bırakın emeklileri. İnsanca bir yaşam sürdüremezler. Kiralarını ödemek zorunda kalacaklar, zorunlu giderlerini karşılamak zorunda kalacaklar; bu nedenle gıda harcamalarından kısacaklar ya da hayatta kalmaları için gerekli olan temel ihtiyaçlarından fedakarlık yapacaklar. Bu noktada biz, sosyal güvenlik sistemimizde belirlenen kriterlere uygun olarak tam 60 bin emekliye destek sağlıyoruz. Bu destek az ya da çok olabilir; ancak önemli olan, bu insanların devletin kendilerini yalnız bırakmadığını ve arkasında duran bir belediyenin, bir devlet kurumunun var olduğunu bilmesidir. Bu, bizim için son derece kıymetli bir durumdur. Bunu sağlamak, devletimizin asli sorumluluğudur,” dedi.
ABB Başkanı Mansur Yavaş, çalıştayda yaptığı konuşmada, yaşlı bireylerin yaşam kalitesini artırmak için atılması gereken adımları vurguladı. “Belediye olarak, yaş almış bireylerin daha konforlu bir yaşam sürmeleri için gerekli olan önlemleri almakla yükümlüyüz” diyen Yavaş, sözlerine şöyle devam etti: “Bununla ilgili bir çalışma yaptık, ancak bunun yanı sıra eğitimlerin de verilmesi gerekecek. Sosyal desteğe ihtiyacı olan, etrafında pek kimsesi bulunmayan ya da maddi imkanı kısıtlı olan yaşlılar için, gündelik yaşamlarında acil ihtiyaçlarını karşılayacak bir sistem kurmamız gerekiyor. Birimlerimiz bu konuda çalışmalar yürütüyor; ancak, emeklilik geliri olmayan veya herhangi bir gelire sahip olmayan ailelerin de bulunduğunu unutmamalıyız. Uzak yerlerde yaşayan, yalnız yaşayan bireylere eşlik edecek ve onlara refakat edecek gençlere ihtiyacımız var. Onlara kitap okuyacak, gerekirse gezmeye götürecek, hava almaya çıkaracak veya ilaçlarını takip edecek şekilde bir sistem de oluşturmalıyız. Bu hizmeti inşallah şirketimiz aracılığıyla sunmayı planlıyoruz.”
“Yaşlı bakımı belediyelerin asli görevidir”
Yavaş, devamında, çocuk bakımı için genellikle yurt dışından çalışanlar getirildiğine dikkat çekti. “Bu hizmetler için ödenen paralar oldukça yüksek. Ancak, bu durumu en azından yerli, yani Türkiye’de işe ihtiyacı olan bireylere kurs vererek karşılama yoluna gitmek istiyoruz. Daha önce bu konuda kurslar açtık. Ancak, yaşlı bakımıyla da ilgilenecek insanlara yönelik eğitimler vererek, onların bakımını profesyonel bir şekilde yapacak ve bunları sosyal güvencelerle destekleyecek bir sistem geliştirebiliriz. Bu, belediyelerin asli görevlerinden biridir,” dedi.
Yavaş, özellikle sosyal güvencesi olmayan, emekliliği bulunmayan yaşlı bireylere ulaşmaya çalıştıklarını belirtti. “Bizim amacımız, bu bireylere nasıl yardımcı olabileceğimizdir. Biraz önce Alp Bey, bu konunun siyasi bir sorun olduğunu ifade etti. Tekrar vurgulamak isterim ki; 14 bin küsur liraya hiçbir insan yaşayamaz, özellikle emekliler için bu durum daha da zorlayıcıdır. 75-80 yaşına gelmiş, ikinci bir işte çalışamayacak durumda olan bireyler için bu geçim kaynağı yetersizdir. Dolayısıyla, bu bireyler nerelerden kısacaklar? Kiralarını ödemek zorunda, zorunlu giderlerini karşılamak zorunda; bu da gıda harcamalarından kısılmasına ya da hayatta kalmak için gerekli olan temel ihtiyaçlardan feragat edilmesine yol açacaktır.
“Bizi yöneten insanlar, 85 milyon insanın her birine, insanca yaşayacağı bir ortamı yaratmak zorundadır”
Mansur Yavaş, “Bu nedenle, sosyal güvenlik sisteminde belirli şartlara uyan 60 bin emekliye destek veriyoruz. Bu destek az ya da çok olabilir, ancak önemli olan bu bireylerin devletin kendilerini yalnız bırakmadığını bilmesidir. Ayrıca, başka ihtiyaçları olduğunda da onlara ulaşmaya çalışıyoruz. Devletimizin asli görevi budur. Biz, bize yöneten insanlara -ister belediye başkanı, ister Cumhurbaşkanı veya bakan olsun- bir yetki veriyoruz. ‘Bizi idare edin’ diyoruz. Onları başımıza getiriyoruz. O yüzden, bu toplumda yaşayan 85 milyon insanın her birine, insanca yaşayabileceği bir ortam yaratmak zorundadırlar. Yaratamıyorsa, bu durum destek alan bireylerin sorunu değildir; sorumluluk, geçmişteki yöneticilere aittir. Sorunu başka birine atmanın bir anlamı yoktur. Bu, öncelik belirleme meselesidir. Öğrenci, öğretmen ya da toplumda yaşayan herkes için layık olduğu ücreti vermek zor değildir,” şeklinde konuştu.
“Sizi yönetenler sizin memurunuz. Onları abartmayın ve şımartmayın”
Yavaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne yapmak lazım? Bizi yöneten insanların -ben de dahil- hesap verebilir durumda olması gerekir. Şeffaflık sağlanmalı, israf ve yolsuzluk önlenmelidir. Bütün bunlar önlendiğinde, inanıyorum ki emeklilere de para bulunur, Türkiye’de sağlığa da para bulunur; her şeyin bir çözümü vardır. Bu nedenle, umarım kendilerinin memur olduğunu bilen yöneticiler başa gelir. Maaşını vatandaşın verdiğini bilen yöneticiler göreve gelir. Lütfen, onlara işlerini yaptıkları için plaket falan vermeyin. Çünkü görevden ayrıldıktan sonra hep o günleri arar, ilgi beklerler. Hep şunu örnek veririm: Tapuyu aldığınızda, ‘Bana çok güzel tapu verdiniz’ diye tapu müdürüne plaket vermiyorsanız, ya da nüfus müdürüne çocuk doğduğunda nüfus cüzdanını aldığınızda ‘Aman ne kadar güzel verdiniz’ diye plaket vermiyorsanız, sizi yönetenler de sizin memurunuz. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Onları abartmayın ve şımartmayın. Benim naçizane tavsiyem budur. Biz hizmet yapıyoruz, karşılığında maaş alıyoruz. Görev bittikten sonra bizler de sizler gibi bu tür etkinlikleri takip edeceğiz. Hepsi budur.”