Kamuda Yönetici Atamaları ve Sınavsız Geçişler
Kamuda üst kademe yöneticilerinin birçok sınavı olduğu gibi, bunların en önemlisi şüphesiz ki sınavsız yönetici atamalarıdır. Yapılan her yönetici ataması, beraberinde atanan kişinin yetkinliğini sorgulamayı da getirir.
Kurum içerisinde yönetici kadrosuna atananlar, ilgili kuruma kattıkları değer ve yetkinlikleriyle ölçülürken, kurum dışından başka bir kuruma yönetici olarak geçiş yapanlar, mevcut kuruma uzun yıllar hizmet etmiş ve yönetici olmayı bekleyen bireylerin tartışma konusu haline gelir. Bu tartışmalar son derece önemlidir ve yapılmalıdır da.
Bu bağlamda, kamuda idare ve harcama yetkisi verilen her yöneticinin atanması, yalnızca büyük bir sorumluluk taşımakla kalmaz, aynı zamanda yıllarca sessiz bir şekilde emek vermiş bireylerin kalplerinde kırgınlık yaratmamak için de büyük bir hassasiyet gerektirir.
Atamaya yetkili amirlerin, sınavsız yönetici atamalarındaki bir diğer çıkmazı ise aşırı yakınlığın doğurduğu tavizlerdir. Üst yöneticilere yakın olmanın getirdiği samimiyet, zamanla devlet imkanlarının kişisel bir hak olduğu düşüncesini ortaya çıkarabilir ki, bu imtihanı ne yazık ki çoğu kişi geçememektedir.
Üst yöneticinin sekreteri, özel kalemi, çaycısı veya şoförü gibi kritik pozisyonlara bir adım kadar yakın olanlar, geçtikleri süreçlere tanıklık ettikçe, kolaylıkla kazanılan bazı imkanları kendilerine hak görmeye başlayabilirler. Yasaların imkan tanıdığı bazı işler artık helal gelmeye başlar ve talepler giderek artar. Bu düşünceyle başlayan yükselme taleplerine, atamaya yetkili amirler, liyakat odaklı bir bakış açısıyla değil, kendilerine sadık ve güvenilir olduğunu düşündükleri kişileri tercih etmeyi doğru bulabilirler.
Bireyler sadık olsa bile, liyakatiyle yöneticilik görevini hak etmiş midir? Bu soru burada bir dursun.
Şimdi, yukarıda genel bir çerçeve çizdiğimiz konuya dair yakın zamanda yaşanmış ve kamuoyuna yansımış bir hikayeyi paylaşmak istiyoruz.
Sözcü Gazetesi’nin 18 Ocak 2025 tarihli haberine göre; Rektör Prof. Dr. Hamza AL, özel kalemini ve sekreterini önce sınavsız yönetici kadrolarına atamış, daha sonra da mevzuata göre sınavla atanması gereken Şube Müdürlüğü kadrosuna “hülle” yöntemiyle geçişlerini sağlamıştır.
Bu atama, Rektör Bey’in vicdanında doğru bir karar olarak yer bulmuş olabilir, yasal olarak Genel Sekreterin de kafasına yatmış olabilir, Personel Daire Başkanı da Rektör’ün talimatını yerine getirmekten memnun hissetmiş olabilir. Ancak, Sakarya Üniversitesi’nde Şef olarak uzun bir süre hizmet etmiş, Şube Müdürü olmak için sınav bekleyen ve tek dezavantajları Rektöre yakın olmamak olan sessiz emektarların bu durumu nasıl değerlendirdiği merak konusudur.
Elbette hayır!
Atamaya yetkili amirlere hatırlatmak isteriz ki; bugün birilerini tek imzanızla oradan oraya gönderebilir, yükseltebilir veya görevden alabilirsiniz. Ancak, göreviniz sona erdiğinde, yaptırdığınız binalar ve elde ettiğiniz başarılar kadar, atadığınız yöneticilerin başarısızlıklarında da kulaklarınızın çınlayacağını asla unutmayın! Bizden söylemesi.
YORUMLAR