İsrail, 13 Haziran sabahı İran’daki Natanz nükleer tesisine yönelik kapsamlı bir saldırı gerçekleştirdi. Operasyonun, İran’ın balistik füze altyapısını hedef aldığı ve en az 20 üst düzey yetkilinin hayatını kaybettiği bildirildi. İsrail yönetimi, operasyonla İran’ın nükleer programını yavaşlatmayı amaçladığını belirtse de uzmanlar bu hedefin uzun vadede kalıcı sonuçlar doğurmayacağı görüşünde.
İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi, saldırıların İran’ın nükleer programını tamamen ortadan kaldıramayacağını belirtti. Hanegbi, “Bunu yalnızca ABD diplomasi yoluyla başarabilir” diyerek Trump’ın anlaşma masasında belirleyici rol oynayabileceğini söyledi.
ABD Başkanı Trump ise sosyal medya paylaşımında İran’a müzakerelere dönme çağrısı yaptı. İsrail saldırısının hemen öncesinde Trump’ın Orta Doğu temsilcisinin İranlı yetkililerle görüşmek üzere Umman’a gideceği öğrenildi. İran ise saldırının arkasında ABD’nin olduğu görüşünde.
Analizler ve Bölgesel Tepkiler
Washington Post’a konuşan uzmanlara göre, İsrail’in bu tür baskılarla ABD’yi daha güçlü bir müzakere pozisyonuna taşımaya çalışması ters tepebilir. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden Ellie Geranmayeh, İran’ın askeri baskı altında geri adım atmadığını, aksine pazarlık gücünü artırmak için nükleer faaliyetlerini artırdığını söyledi.
Geranmayeh’e göre, İsrail’in Körfez ülkelerinden beklediği destek de sınırlı. Katar, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkeler, olası bir İran misillemesinin bölgeyi ateşe atmasından endişeli. Aynı kaygılar Ürdün gibi ülkeler tarafından da dile getiriliyor.
Eski bir İsrail istihbarat yetkilisi olan Oded Ailam ise İsrail’in son operasyonunun nihai hedefinin rejim değişikliği olabileceğini öne sürüyor. Knesset üyesi Ohad Tal da bu görüşe katılarak, “Bu harekat, rejim devrilene kadar sürebilir,” dedi.
Arap ülkeleri ise bu tür gelişmelerin dışında kalmaya çalışıyor. Ürdün Dışişleri Bakanı Safadi, İran’a “Ürdün’ün savaş alanı olmayacağı” mesajını iletti.