Haber Merkezi
Kitapta, 21 yazarın kaleminden çıkan toplamda 23 yazı ve 3 röportaj yer alıyor. “Filistin’i Görme Biçimleri”, Türkçede Filistin meselesini sanatın ve kültürün farklı alanları üzerinden ele alan ilk çalışma olma özelliğini taşıyor. Uzun bir süredir devam eden zulme karşı kayıtsız kalmanın getirdiği çaresizlik içinde, tanıklığımızı kayıt altına almak ve Filistin’in hikâyesini çoğaltmak en önemli görevlerimizden biri. Bu seçki, meseleyi eleştirel bir bakış açısıyla ele alarak tanıklığımızın hikâyesini yansıtıyor.
Filistinliler, 1948’den günümüze kadar imgeler, nağmeler, çizgiler ve kanaviçe desenleriyle acılarını ifade ediyorlar. 76 yıldır süren işgali göz ardı etmeden, acıyı estetize etmeden, ölümü yüceltmeden ve sıradanlaştırmadan; gerçeğin üzerini efsanelerle örtmeden, Filistinli yazar ve sanatçıların seslerine kulak veriyor, söylediklerini anlamaya çalışıyor ve eserlerini kavrayabiliyor muyuz? Tarih boyunca, bir işgali ve soykırımı, buna maruz kalanların doğrudan aktarımları sayesinde daha ayrıntılı bir şekilde öğrenmiş bulunuyoruz; fakat bu bilgi bir ayrıcalık değil, adeta bir ceza gibi hissediliyor.
Sayfa: 304
MESELEYE ELEŞTİREL BAKIŞ
Bu seçki, meseleye eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşarak Filistin edebiyatı ve sinemasının yanı sıra, sanat olayları, Filistin’in görsel hafızası ve kültürel mirası üzerine yazılmış metinler ve röportajları bir araya getiriyor.
SORUNA KISA BİR BAKIŞ
Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgisinin ardından, Filistin toprakları olarak bilinen bölgenin kontrolü İngiltere’nin eline geçti. Bu topraklarda, Arap çoğunluğun yanı sıra Yahudi azınlık da yaşıyordu. Uluslararası toplum, Filistin’de Yahudiler için bir ulusal yurt kurma görevini İngiltere’ye verdiğinde, iki halk arasındaki gerilimler artmaya başladı. Yahudiler, buranın kadim toprakları olduğunu savunurken, Filistinliler buna karşı çıkıyorlardı. 1920’ler ile 1940’lar arasında, birçok Yahudi, Avrupa’daki zulümden kaçarak ve İkinci Dünya Savaşı’ndaki soykırımdan sonra bir vatan arayışına girdi. Bu süreçte, Yahudiler ve Araplar arasındaki şiddet olaylarının yanı sıra, İngiliz yönetimine karşı da kitlesel bir direniş ve şiddet arttı.
UYGULANMAYAN BM KARARI
1947 yılında Birleşmiş Milletler (BM), Filistin’in ayrı Yahudi ve Arap devletlerine bölünmesini ve Kudüs’ün BM gözetiminde özel statülü bir şehir olmasını oyladı. Bu plan, Yahudi liderler tarafından kabul edildi; ancak Araplar tarafından reddedildiği için hiçbir zaman uygulamaya konulamadı.