Nöbetçi Eczaneler
Dünya Tiyatro Günü’nde “tiyatro” konuşuldu
Nilüfer Belediyesi, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde Pancar Deposu’nda usta oyuncuları ağırladı. Söyleşide, tiyatrodaki tecrübelerini aktaran Salih Kalyon, Orhan Aydın ve Cengiz Bozkurt; tiyatronun meselelerini ve yeterli oyuncu olmanın özelliklerini aktardı.
Nilüfer Belediyesi, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’ne özel söyleşiler düzenledi. Söyleşilerde Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği atölyeye katılan gençler, yazım süreci tecrübelerini aktarırken, deneyimli oyuncular da tiyatronun dünü bugünü ve geleceğini konuştular. Pancar Deposu’ndaki söyleşilere Nilüfer Belediye Lider Yardımcıları Okan Şahin ve Serpil Altun ile Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in eşi Nuray Özdemir’in yanı sıra çok sayıda tiyatro tutkunu katıldı.
Program Nilüfer Kent Tiyatrosu (NKT) Sanatkarı Sultan Ahmet Çakır’ın ‘Uluslararası Bildiri’yi okuması ile başladı. Daha sonra Doç. Dr. Süreyya Karacabey’in moderatörlüğünde “Bir Süreç Olarak Tiyatro: Oyun Yazma Durakları” başlıklı söyleşi yapıldı. Meltem Uzunkaya, Fulden Aytaç, Salihcan Sezer ve Kadir Samet Karaman, Nilüfer Belediyesi’nin oyun yazma atölyesinde yaşadıkları tecrübeleri paylaştı.
Daha evvel tek kişilik ve iki kişilik oyunlar yaptığını söyleyen Salihcan Sezer, atölye sayesinde birinci kez 12 kişilik oyun yazdığını ve gelişimine büyük katkı sağladığı aktardı. Kendisinin psikiyatri uzmanı olduğunu anlatan Meltem Uzunkaya ise tiyatro metni yazmanın çok farklı bir deneyim olduğunu belirterek, bu atölye çalışmasının gelişimini teşvik ettiğini kaydetti.
Tiyatroya başlama sürecinden bahseden ve öğrencilik devrinde okulun çatı katında skeçler yaptıklarını anlatan Fulden Aytaç ise “Bir hayat ve dünya var ama çatı katında başka şeyler de mümkündü. O deneyim en büyük motivasyon. Başka hayat dünya mümkün. Oyun ve yazarlık düşünme atölyesi bu anlamda bana çok katkı sağladı” dedi.
Dışarıdan bir gözün takibinin hoş bir his olduğunu tabir eden Kadir Samet Karaman ise her yerde okuma tiyatrosu yapamadıklarını belirterek, katıldıkları atölyede bunu deneyimlemenin memnunluğunu aktardı.
GEÇMİŞ VE GELECEK TİYATRO NEREYE
İkinci oturumun başında Ayşe Gülerman Kum, ‘Ulusal Bildiriyi’ okudu. Daha sonra ikinci oturuma geçildi. “Geçmiş ve Gelecek Tiyatro Nereye?” başlığının ele alındığı söyleşiyi Nilüfer Kent Tiyatrosu (NKT) Müdürü Kazım Güçlü yönetti. Tecrübeli tiyatro sanatkarları Salih Kalyon, Orhan Aydın ve Cengiz Bozkurt da tecrübelerini ve niyetlerini aktardı.
SALİH KALYON: TİYATRODA MÜŞAHEDE ÇOK ÖNEMLİ
Osmanlı devrinde tiyatrocuların şahitliklerinin kabul edilmediğini söyleyen Salih Kalyon, Atatürk sayesinde Cumhuriyet’in ilanıyla haklar elde ettiklerini kaydetti. Yeterli bir tiyatrocunun sahnede nasıl duracağını bilmesi gerektiğini söz eden Kalyon, “İnsan haklarından, hayvan haklarını bilmeli. Dünyadan başka bir ortamı analiz ederek, yaşama nasıl aktarabilirimi tiyatrocu bilmeli. Tiyatro, insanla var olan bir sanattır. Tiyatroda gözlem çok önemlidir ve disiplin işidir” dedi.
Türkiye’de 200’e yakın antik tiyatro bulunduğunu söyleyen Kalyon, bunların 6000-7000 yıl öncesine dayandığını aktardı. Tiyatronun Türkiye’de talep gördüğünü de belirten Kalyon, “Bugün ekonomik sıkıntı seyirci oranını biraz düşürdü ama geçen sene ve ondan önceki sene tiyatro, altın çağını yaşadı. Şu anda da kötümser olmamalıyız” diye konuştu.
ORHAN AYDIN: SANATÇI HAYATIN İÇİNDE OLMALI
Bu günün dünya genelinde 10 gün üzere uzun müddet kutlandığını söyleyen Orhan Aydın ise tiyatronun sıkıntıları üzerine söyleşiler, paneller; gazete ve televizyonlarda yayınlar yapıldığını kaydetti. Aydın, Türkiye’de tiyatronun gelişimi için Nilüfer Kent Tiyatrosu, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Kent Tiyatroları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Tiyatroları’nın kıymetli olduğunu tabir etti. Âlâ bir oyuncunun güzel bir gözlemci olması gerektiğini vurgulayan Orhan Aydın, “Sanatçı hayatın içinde olmalı. Sırça köşklerdeki hayatla sanat olmaz. Halkların kültürlerinden, acılardan, halk danslarından, yaşam biçiminden kültürel durumlardan beslenmeli” diye konuştu.
CENGİZ BOZKURT: OYUN MUHARRİRİ ÇIKMIYOR
Tiyatro ile tanışma öyküsünü anlatan Cengiz Bozkurt ise bunun örnek olabileceğini aktardı. ODTÜ’de fizik okurken, tiyatro topluluğuna katıldığını lakin daha sonra rektörlüğün kararıyla bu topluluğun kapatıldığını söyleyen Bozkurt, fizik kısmını bırakıp, tiyatro oyunculuğu ile devam eden öyküsünü anlattı. Tiyatro topluluğunun kapanmasının hayatının akışını değiştirdiğini belirten Bozkurt, “Kapanmasa belki oyuncu olamayacaktım. Her yasakçı zihniyetin bir olumlu etkisi vardır. Yasakçı zihniyet ile kapatılan dernek, televizyon kanalları halkın iradesi karşında duramaz, duramayacaktır” dedi.
Tiyatronun sezgisel bir iş olduğunu da söyleyen Bozkurt, hislere dayandığını ve ne hissettirdiğinin kıymetli olduğunu vurguladı. Tiyatronun temel probleminin oyun muharriri çıkmaması olarak da ekleyen Bozkurt, “Bu durum, tiyatro dünyamızın en büyük eksik ve yoksunluğudur. Gençlerin sorunlarını yazabildiği yetkin oyunlar çıkmıyor. Birkaç elin parmağını geçmeyen oyun yazarlarının dışında roman ve şiir uyarlaması, çeviri oluyor” diye konuştu.
Katılımcıların sorularının yanıtlanmasının akabinde söyleşi sona erdi. Son kısımda ise “Oyun Yazma Programı 2024” kitapları müelliflere verildi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı