Nöbetçi Eczaneler
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Açıklamaları
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bir otelde düzenlenen MÜSİAD Ankara 26. Olağan Genel Kurulu’nda önemli açıklamalarda bulundu. Yılmaz, enflasyonu Türkiye’nin en temel meselelerinden biri olarak gördüklerini ve bu konuda kararlı bir mücadele içinde olduklarını vurguladı. Mayıs ayından bu yana açıklanan enflasyon rakamları arasında 31 puanlık bir gerileme sağlandığını belirterek, bu durumun olumlu bir gelişme olduğunu ifade etti.
Yılmaz, ocak ayında yapılan yıllık ücret ve fiyat ayarlamalarının etkisiyle enflasyonun genel ortalamalardan yüksek olduğunu ancak geçen yıla göre bu yıl ocak ayında daha düşük enflasyon beklediklerini dile getirdi. Bu bağlamda, “Yıllık enflasyonumuzdaki düşüş devam edecek. Önümüzdeki aylarda öncelikle yüzde 40’ın altını göreceğiz. İki, üç aylık bir perspektif içinde yüzde 40’ın altını yıllık bazda göreceğimizi tahmin ediyoruz. Yıl sonunda ise enflasyonun 20’li rakamlara inmesini bekliyoruz. Ancak enflasyonu tek haneli rakamlara düşürünceye kadar bu konuları konuşmaya devam edeceğiz. Bugünkü kadar enflasyonu konuşmayacağız.” şeklinde konuştu.
Kısa vadede enflasyonla mücadelenin büyüme hızını bir miktar düşürebileceğini belirten Yılmaz, enflasyonun düştüğü ortamların fiyat istikrarı, öngörülebilirlik ve yatırım ortamının iyileşmesi açısından önem taşıdığını vurguladı. Türkiye’nin geçmişte düşük enflasyon ortalamalarına sahip olduğu dönemlerde daha hızlı büyüdüğünü ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:
“Enflasyon arttıkça büyümemiz darbe yemiştir. Kısa vadede bazı etkilenmeler olsa da, orta ve uzun vadede düşük enflasyon ve büyüme birbirinin zıttı değil, aksine bir arada sürdürülen süreçlerdir. Aynı şey gelir dağılımı için de geçerlidir. Yüksek enflasyon dönemleri, özellikle dar gelirlilerin imkanlarını daha fazla etkiler ve gelir dağılımını bozar. Enflasyonun düşmesi ise gelir dağılımını iyileştirici bir etki yapar. Bu durumu hem tarihten hem de kendi tecrübemizden biliyoruz. Dolayısıyla, enflasyonu düşürürken, aynı zamanda sürdürülebilir büyümeyi ve kalıcı sosyal refahı hedefliyoruz. Kısa vadede bazı fedakarlıklar elbette olacaktır. Ancak bunlar olmadan amacımıza ulaşmak mümkün değildir. Dolayısıyla bu fedakarlıkları yaparken, orta ve uzun vadede çok daha büyük kazançlar için bunu gerçekleştiriyoruz. Bugün bazı ücretleri artırdık diyelim; yarın enflasyonla bunlar eriyecekse bunun bir anlamı yok.”
“VATANDAŞLARIMIZIN ÖNCELİĞİ NEYSE BİZİM ÖNCELİĞİMİZ DE ODUR”
Kalıcı bir satın alma gücü artışı için enflasyonun düşmesinin şart olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Bütün politikalarımızı buna göre önceliklendirmiş durumdayız. Bunu rastgele yapmıyoruz. Siyasi anlayışımız şudur; vatandaşımızın önceliği neyse bizim önceliğimiz de odur. Eğer vatandaşımız enflasyonu birinci mesele olarak görüyorsa, bizim de birinci meselemiz budur. Tüm araçlarımızla, politikalarımızla bunu düşürme yolundayız. İnşallah 2025 bu anlamda farklı bir dönem olacak.” ifadelerini kullandı.
Piyasa aktörlerindeki enflasyon beklentisinin hedeflerine yaklaştığını belirten Yılmaz, reel sektörün beklentilerinde de bir düşüş olduğunu kaydetti. Yılmaz, Merkez Bankası’nın anketlerinde piyasa aktörlerine bir yıl sonraki enflasyon beklentisinin sorulduğunu ve aktörlerin bunun %25 civarında olacağını öngördüğünü söyledi. Ancak reel sektöre sorulduğunda beklentinin %40’ın üzerinde olduğunu ifade etti. “Reel sektörde henüz bu beklentileri arzu ettiğimiz yere getirebilmiş değiliz. Beklentiler, kendini gerçekleştiren kehanetler oluşturabiliyor. Olumsuz beklentiler, kötü fiyatlandırmalara yol açabiliyor. Bu nedenle, beklentileri iyileştirmek son derece önemlidir.” şeklinde konuştu.
Yılmaz, enflasyon beklentilerinin gelecek dönemde daha da düşmesini beklediklerini belirterek, “Beklentiler iyileştikçe, enflasyonun ana eğilimindeki kırılma devam ettikçe, inşallah Türkiye 2025’in sonuna geldiğimizde enflasyon sorununu büyük oranda çözmüş olacak. Tek haneli rakamlara da 2026-2027 perspektifinde ulaşmayı planlıyoruz.” dedi.
“DAHA İSTİKRARLI BİR DÖNEMİ YAŞAYACAĞIZ”
Yılmaz, yapısal dönüşümün özünün verimliliği ve rekabeti artırmak olduğunu vurgulayarak, bu dönüşümün kamuda, özel sektörde ve her alanda gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi. “Bu konuda düzenleyici kurumlara büyük görev düşmektedir. Firmaların ve kurumların yeni teknolojilerle, organizasyon yöntemleriyle daha rekabetçi hale gelmesi ve kaynakları daha verimli kullanması gerektiğine inanıyoruz.” dedi. Yılmaz, iç ve dış talebin katkı verdiği bir büyüme hedeflediklerini, 2024 yılında bu hedefe büyük oranda ulaştıklarını belirtti.
Ekonomideki kazanımları 2025 yılında da sürdüreceklerini ifade eden Yılmaz, “Artık enflasyonun ve faizlerin birlikte düştüğü bir döngüye girmiş durumdayız. Dolayısıyla daha istikrarlı, maliyetlerin daha azaldığı bir dönemi hep birlikte yaşayacağız. Sosyal faydaların da arttığı bir dönem olacak. Bütün amacımız bu yönde koordineli bir şekilde çalışmaktır.” dedi.
“ENERJİDE YENİ HAMLEYE HAZIRLANIYORUZ”
Yılmaz, sosyal konut projelerine de değinerek, “Artık çok geniş konutlar yerine, iki oda bir salon, fonksiyonel, afetlere dayanıklı ve enerjiyi etkin bir şekilde kullanan iyi planlanmış sosyal konutlar inşa edeceğiz. Bu konutların dağıtımında özellikle yeni evli genç çiftlere öncelik tanıyacağız.” dedi. Türkiye’nin enerji alanında dışa bağımlılığı azaltmak ve yenilenebilir yerli kaynakları artırmak için gerekli adımları atması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “Kendi petrolümüzü Gabar’da üretiyoruz, doğal gazımızı bulduk. Enerjide yeni hamleye hazırlanıyoruz ve bu çerçevede bürokratik süreçleri kolaylaştırıcı, özel sektörün bu alandaki çabalarını destekleyici bir çalışma içindeyiz.” şeklinde konuştu.
Yılmaz, “Demiryolları ve lojistik alanında da üretim alanlarını pazarlara bağlayan demiryolu hatlarına büyük öncelik veriyoruz. Hızlı trenlerle, lojistik maliyetlerini düşürücü çabalar içerisindeyiz.” ifadelerini kullanarak konuşmasını tamamladı.