Huihui Chen – 04.09.2025 – 3 Eylül 2025 sabahı Pekin’deki Tiananmen Meydanı, tarihin yükünü ve geleceğe dair mesajlarını bir araya getiren görkemli bir törene ev sahipliği yaptı. Çin Halk Cumhuriyeti, Pekin'de düzenlenen Çin Halkının Japon Saldırılarına Karşı Direniş Savaşı ve Dünya Anti-Faşist Savaşı'nın 80. yıldönümünü kutladı. Ancak bu tören, yalnızca askeri gücün bir vitrini değil, aynı zamanda barışın değerine yapılan güçlü bir vurgu olarak tasarlandı.
Türkiye’de yaşayan bir Çinli gazeteci olarak bu töreni izlerken, hem ülkemin tarihiyle gurur duydum, hem de verilen barış mesajlarının Türkiye’deki okuyucular açısından nasıl değerlendirilebileceğini düşündüm. Zira Çin’in gövde gösterisi ile barış çağrısı, küresel siyasetin ve toplumların bugün en çok ihtiyaç duyduğu dengeye işaret ediyor.
Törenin çerçevesi: Zaferin hatırlatılması
Çin’in resmi takviminde 3 Eylül, “Zafer ve Barış Günü” olarak anılıyor. Bu tarih, 1945’te Japonya’nın teslimiyetini ve Çin halkının 14 yıl süren işgal ve direniş mücadelesinin zaferle sonuçlanmasını simgeliyor. Törenin resmi mottosu da bu tarihsel hafızaya dayanıyordu: “Adalet kazanır, barış kazanır, halk kazanır.”
Disiplinli bir gövde gösterisi
Törenin en dikkat çekici yönlerinden biri, yaklaşık 70 dakika süren askeri geçit bölümüydü. 45 farklı kol, dakik hesaplanmış adımlarla meydana girdi. Bu kollar arasında hem tarihsel birlikleri temsilen yürüyen askerler, hem de modern Çin ordusunun en yeni unsurları vardı. “Bir eski – bir yeni” düzeni, geçmişin direniş mirası ile bugünün savunma kapasitesini aynı çerçevede göstermeyi amaçlıyordu.
Geçit sırasında öne çıkan unsurlar şunlardı:
Savaş sancakları kolu: 80 farklı sancak, 80. yılın sembolü olarak meydanda taşındı.
Yaya kıtalar: Hem direniş yıllarını temsil eden birlikler hem de yeni kuvvet yapılanmalarından askerler yan yana yürüdü.
Donanım kolu: Kara, deniz, hava, stratejik füze kuvvetleri ve elektronik harp unsurları, modernizasyon sürecinin geldiği noktayı gözler önüne serdi.
Hava gösterisi: Bayrak koruma uçuşları ve formasyon manevraları, törene görsel bir zenginlik kattı.
Resmi açıklamalarda özellikle vurgulanan nokta, geçitte yer alan tüm teçhizatın “yerli üretim” ve “envanterde aktif” olmasıydı. Bu, Çin’in savunma kapasitesinin hem caydırıcılık hem de bağımsızlık açısından geldiği düzeyi göstermek için önemliydi.
Törenin estetiği ve sembolleri
Tiananmen Meydanı’ndaki düzenlemeler, sadece askeri disiplinin değil, sembolik mesajların da taşıyıcısıydı. Seyirci platformları, Çince “kalabalık” veya “çoğulluk” anlamına gelen “众” karakterini andıracak şekilde tasarlanmıştı. Bu düzenleme, halkın birliğini ve toplumsal dayanışmayı simgeliyordu.
Ayrıca meydanda 14 barış meşalesi ve 14 barış güvercini motifi yer aldı. Bu semboller, Çin’in 14 yıl süren işgal ve direniş sürecine göndermede bulunurken, barış arzusunu öne çıkarıyordu.
Seyirciler için hazırlanan hizmet paketleri de törendeki insani boyutu gösterdi. Kırmızı, altın ve zeytin yeşili renklerde tasarlanan paketlerin içinde su, güneş gözlüğü, şapka gibi 12 parça eşya bulunuyordu. Küçük gibi görünen bu ayrıntılar, dev bir organizasyonun katılımcılara özenle yaklaştığını gösteriyordu.
Asıl mesaj: Barış vurgusu
Her ne kadar törenin en dikkat çekici bölümü askeri geçit olsa da, Çin’in asıl iletmek istediği mesaj barıştı. Devlet televizyonu ve gazetelerde yer alan başlıklar “Barışın Gücü” ifadesini öne çıkardı. Tören boyunca tekrar edilen temel cümle, “Savaşın anısı, barışın değerini korumak içindir” oldu.
Bu mesaj iki boyut taşıyor:
İçeride: Çin halkının birlik duygusunu pekiştirmek ve geçmişin acılarını unutturmamak.
Dışarıda: Dünya kamuoyuna, Çin’in yükselen askeri kapasitesine rağmen barışçıl kalkınma yolundan sapmayacağına dair güvence vermek.
Türkiye’ye düşen yorum
Türkiye açısından bu törenin önemi, iki ülke arasındaki tarihsel bağların ötesinde, barış mesajının evrensel boyutunda yatıyor. Türkiye de, tarih boyunca savaşların acısını yaşamış ve barışın değerini en iyi bilen ülkelerden biri. Dolayısıyla Çin’in “barış ve kalkınma” odaklı yaklaşımı, Türk kamuoyunda da yankı bulabilecek bir mesajdır.
Ayrıca Çin’in modernleşme ve caydırıcılık kapasitesini, barış söylemiyle birlikte sunması, dünya siyasetinde yeni bir denge arayışını hatırlatıyor. Bu, sadece Çin’in değil, bölgedeki ve küresel düzeydeki tüm aktörlerin dikkate alması gereken bir yaklaşım.
Çin, dünyaya şu denklemi sunuyor: Güç caydırıcılık için vardır, ama asıl hedef barıştır. Bu denklem, Çin’in dış politikasında son yıllarda sıkça vurgulanan “barışçıl kalkınma” yaklaşımıyla uyumludur.
Hatırlama ve hatırlatma
3 Eylül 2025’teki 80. yıl töreni, bir yandan Çin halkının tarihsel hafızasını canlı tutarken, diğer yandan uluslararası topluma güçlü bir mesaj verdi. Bu mesaj, “Çin güçlüdür”den çok, “Çin barışı seçmektedir” ifadesinde karşılık buluyor.
Türkiye’deki okuyucular için önemli olan nokta, Çin’in bu törenle sadece kendi halkına değil, tüm dünyaya seslenmiş olmasıdır. Dünyanın yeni bir kutuplaşma sürecine girdiği, bölgesel gerilimlerin arttığı bir dönemde bu tür barış mesajlarının önemi daha da artmaktadır.
Hibya Haber Ajansı