(ANKARA)
Siber Güvenlik Kanunu Teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Savunma Komisyonu’nda kabul edilmesinin ardından, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ordu Milletvekili Seyit Torun, itirazlarını dile getirdi. Torun, “Dikta rejimlerinin en temel unsurlarından biri sansürdür. Dezenformasyon Yasası, Sosyal Medya Yasası ve mevcut sansür uygulamaları yetersiz kalmışken, şimdi de Siber Güvenlik Başkanlığı aracılığıyla tuhaf bir sansür sistemi getiriyorlar.” ifadelerini kullandı.
CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun, Siber Güvenlik Başkanlığı’nın kurulmasıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Torun, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
- “Bugün Milli Savunma Komisyonu’nda Siber Güvenlik Kanun Teklifi’ni görüştük. Yine güvenlik bahanesi arkasına sığınarak, kişisel hak ve özgürlükleri hiçe sayan maddeleri bize dayatmaya çalıştılar. ‘Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir’ derler ya; Kurumun kuruluşuna dair bir kanun teklifi ortada yokken, 8 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulacağı duyurulan Siber Güvenlik Başkanlığı, siber alanda da Cumhurbaşkanının hükümranlığını pekiştirecek yetkilerle donatılıyor.”
- “Kanun teklifine göre, Siber Güvenlik Kurulu’nun Başkanı tahmin edileceği üzere Cumhurbaşkanı olacak. Ancak, ilgili kararnameye göre Başkanlık aynı zamanda Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacak. Açık bir dille ifade etmek gerekirse, Cumhurbaşkanı kendi başkanlık ettiği kurumu kendisi denetleyecek. Ucube başkanlık sistemine bir ucube kurum daha eklenmiş olacak.”
- “Cumhurbaşkanı, gerekli gördüğü durumlarda mahkeme kararı olmaksızın, konutlarda, işyerlerinde ve kamuya kapalı alanlarda arama yapma ve el koyma yetkisine sahip olacak. Sonrasında mahkeme kararı alınması gerekecek. Vatandaşın kapısı kırıldıktan sonra mahkeme kararına neden ihtiyaç duyuluyor? diye soracak olursanız, bu durumun minarenin kılıfı minare çalındıktan sonra hazırlanmasına benzer bir durum olduğunu söyleyebilirim.”
- “Kamu kurum ve kuruluşları için mahkeme kararı alınmasına ise hiç gerek görülmemiş. Cumhurbaşkanı, mahkemeyle, izinle veya bürokrasiyle uğraşmadan, istediği belediye başkanının veya istediği bürokratın odasına girebilecek. Bu iktidarın Anayasa’yı tanımadığı olayları defalarca yaşadık ama şimdi zorbalığı yasal düzenlemeyle meşru kılmak tek adam rejiminde yeni bir seviyeye ulaşmış durumda.”
‘AKP Genel Başkanı artık uzatmaları oynadığının farkında’
Dikta rejimlerinin en temel unsurlarından biri sansürdür. Dezenformasyon Yasası, Sosyal Medya Yasası ve mevcut sansür uygulamaları yetmezmiş gibi, şimdi de Siber Güvenlik Başkanlığı aracılığıyla garip bir sansür sistemi getiriyorlar. İlgili düzenlemeyi olduğu gibi aktarıyorum: ‘Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı halde, veri sızıntısı yapılmış gibi algı oluşturmak suretiyle kurumları veya şahısları hedef almaya yönelik faaliyet yürütenlere iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.’ Yanlış okumadınız; bu bir YKS sorusu değil, bu bir yasal düzenleme. Cumhurbaşkanı öz olarak şöyle diyor: ‘Siber uzayda hoşuma gitmeyen bir paylaşım veya etkileşim görürsem, sorgusuz, sualsiz Silivri’nin yolunu tutarsınız.’
Algı oluşturulup oluşturulmadığına nasıl karar verilecek? Hangi algı için 2 yıl, hangi algı için 5 yıl ceza verilecek? Belli değil. Algı nerede başlar, nerede biter? Bu soruların cevapsız kalması oldukça endişe verici.
AKP Genel Başkanı, artık uzatmaları oynadığının farkında; ilk seçimde gideceğini biliyor. Toplumsal muhalefeti, yargı sopasıyla ve hapis tehdidiyle susturabileceğini zannediyor ama yanılıyor. O sandık gelecek ve bu düzen değişecek. Yeni sansür yasasına komisyonda direndik, Meclis Genel Kurulunda da direneceğiz. Bu fecaat yasanın çıkmaması için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Halkımızı bu tehdit ve sansür uygulamalarına karşı bilgilendirmeye devam edeceğiz. Halkımız ile beraber ucube sistemin duvarlarını yıkacağız; bu sarmaldan Türkiye İttifakı daha da güçlü çıkacaktır.”