Bahreyn merkezli yedi yatırım bankası, iş insanı Hüseyin Başaran ve beraberindeki altı kişinin, toplamda 300 milyon doları aşan bir dolandırıcılık şebekesi kurdukları iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başlatılan soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, şüphelilerin nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik ve kara para aklama suçlarından cezalandırılması talep edildi.
İddialara Göre Süreç 2006’da Başladı, 2018’de Zirveye Ulaştı
Habertürk’ten Uzay Kesmen’in haberine göre, savcılığın hazırladığı iddianamede Hüseyin Başaran’ın, inşaat ve tarım sektöründeki itibarı sayesinde Bahreyn’deki finans kuruluşlarıyla 2006’dan itibaren ilişki kurduğu belirtiliyor. 2017 yılında Bahreyn merkezli Bahrain Middle East Bank’ın (BMB) çoğunluk hisselerini satın alan Başaran, Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında finansal ilişkileri derinleştirme hedefini duyurmuştu.
İddianameye göre, Başaran’ın sahibi olduğu İsviçre merkezli TFC Swiss ve Almanya merkezli TFC Europe şirketleri aracılığıyla dış ticaret finansmanı adı altında yüklü meblağlar talep edildi. Ancak aktarılan fonların, sahte belgelerle Türkiye’deki Başaran Grubu’na ait farklı şirketlere yönlendirildiği ve geri ödemelerin yapılmadığı tespit edildi.
Bahreyn Merkez Bankası Müdahale Etti, Banka Yönetimine El Kondu
Dolandırıcılık şüphesi üzerine Bahreyn Merkez Bankası, BMB’nin yönetimine el koyarak Başaran Grubu ile ilişkili tüm yöneticileri görevden uzaklaştırdı. Olayın ortaya çıkmasının ardından 15 Mayıs 2020 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na resmi suç duyurusunda bulunuldu.
Süreçte Bahreynli bankalar, bağımsız bir denetim firmasıyla anlaşarak kapsamlı bir rapor hazırlattı. Raporda, 314 milyon doların sahte belgelerle gösterilen firmalar aracılığıyla Türkiye’deki Başaran Grubu şirketlerine aktarıldığı, ayrıca Panama merkezli bazı şirketler üzerinden de kaynak transferleri yapıldığı belirtildi.
Şirket Üzerinden Finansman Gösterildi, Belgeler Gerçek Dışı
Savcılık, söz konusu finansal işlemlerin gerçek bir ticari faaliyeti yansıtmadığını, şüphelilerin Türkiye’de bir özel banka üzerinden de sahte finansman anlaşmaları düzenleyerek aynı yöntemi sürdürdüklerini belirtti. Bu çerçevede, hem bireysel şüphelilere hem de bağlantılı şirketlere yönelik adli ve idari yaptırımların uygulanması talep edildi.
Başaran Suçlamaları Reddetti: “Belgelerden Haberdar Değilim”
Hüseyin Başaran, savcılığa verdiği ifadesinde dolandırıcılık, sahtecilik ve örgüt liderliği suçlamalarını reddetti. 15 yıl boyunca tüm finansman süreçlerini beyan edilen amaçlarla kullandığını öne süren Başaran, “Şikayet sonrası müşteki bankalarla İstanbul’da bir araya geldik, iyi niyet mektubu sunduk. Ancak teknik nedenlerle uzlaşma sağlanamadı. Belgelerin hiçbirinden haberim yok” şeklinde konuştu.
Başaran, MASAK raporundaki tespitleri de kabul etmediğini belirtti. Şirketler arası uyumsuzlukların borç bilgileri eksikliğiyle açıklanabileceğini ifade etti. Ayrıca kızının 2018 yılında hayatını kaybettiği uçak kazasından sonra yaptığı malvarlığı devri işlemlerinin duygusal nedenlerle gerçekleştirildiğini, herhangi bir mal kaçırma niyeti taşımadığını savundu.
Savcılık: “15 Yıllık Organizasyonel Bir Suç Yapısı”
İddianamede, şüphelilerin 2006-2021 yılları arasında sistematik biçimde organize hareket ettikleri belirtiliyor. Savcılık, her bir mağdur banka için şüphelilerin nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik ve suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçlarından cezalandırılmasını talep etti. Ayrıca şirketlere idari para cezaları uygulanması yönünde görüş bildirildi.
Arka Plan: Mina Başaran’ın Acı Kaybı
Soruşturmanın merkezindeki isim olan Hüseyin Başaran, 2018 yılında kızı Mina Başaran’ı İran’da gerçekleşen uçak kazasında kaybetmişti. Birleşik Arap Emirlikleri’nden İstanbul’a dönüş yolunda olan özel jetin düşmesi sonucu Mina Başaran ve beraberindeki 7 arkadaşı ile 2 pilot yaşamını yitirmişti.