Almanya’da Siyasi Kriz Derinleşiyor
Almanya, Angela Merkel’in ardından kurulan Başbakan Olaf Scholz liderliğindeki ‘trafik ışıkları’ koalisyonunun çökmesiyle önemli bir siyasi krizle karşı karşıya. Ülkede erken seçim kararı alınmasıyla birlikte, siyasi atmosferde heyecan ve gerilim tavan yapmış durumda. Bu krizin ardındaki en önemli etken ise aşırı sağın yükselişidir.
Aşırı Sağcı AfD’nin Yükselişi
23 Şubat’ta yapılacak erken genel seçimler öncesinde, aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) anketlerde tek başına lider konumda. ABD seçimlerinde Donald Trump’a verdiği destekle tanınan Elon Musk, seçimlerden hemen sonra Avrupa siyasetine müdahil olarak Almanya seçimlerinde AfD’ye açıkça destek vermesiyle bu parti dünya genelinde dikkat çekmeye başladı. Özellikle sosyal medyada büyük bir ilgi gören AfD, seçimlere yaklaşırken etki alanını genişletiyor. Bu durum, ülkede protestoların patlak vermesine neden oldu.
Aşırı Sağın Yükselişine Tepkiler
Seçim kampanyalarının sürmesiyle birlikte, aşırı sağın yükselişine karşı düzenlenen protestolar da hız kazandı. Aşırı sağın etkisi, Alman Parlamentosu Bundestag’ta da tartışma konusu olmuş durumda. Bu bağlamda, aşırı sağ karşıtı partiler harekete geçerek AfD’nin kapatılması için adımlar atmaya başladı.
AfD’nin Kapatılması İçin İlk Adımlar
Seçimlere kısa bir süre kala, çeşitli partilerden 113 milletvekilinin imzasını taşıyan bir önerge, AfD’nin devlet fonlarıyla desteklenmemesi talebini de içeren bir şekilde İçişleri Bakanlığı Komisyonu’na sunuldu. Yeşiller Meclis Grubu, AfD’nin yasaklanması için yapılacak olası başvurunun başarı şansının incelenmesi talebini içeren başka bir önergeyi de ilgili komisyona iletti.
Almanya’nın Demokratik Düzeni Üzerine Tehditler
CDU Milletvekili Marco Wanderwitz, anayasanın 21. maddesine atıfta bulunarak, hedefleri veya taraftarlarının davranışlarının Almanya’nın özgürlükçü demokratik düzenine zarar verme veya yok etme yönünde faaliyet gösteren partilerin anayasa dışı olduğunu vurguladı. Bu bağlamda, AfD’nin de bu tanıma uyduğunu belirtti.
Tarihi Sorumluluk: Partiyi Kapatmak
Wanderwitz, “En azından birkaç yıl içinde bu partiden kurtulmak için Anayasa Mahkemesi’ne kapıyı açmak tarihi sorumluluğumuz” ifadesini kullandı. Sosyal Demokrat Parti (SPD) Milletvekili Carmen Wegge ise, “AfD demokrasi için bir tehdittir. Almanya’da daha önce demokratik bir şekilde seçilmiş bir parti tarafından yok edildi. Bir partinin oy pusulasında yer alması, onun demokratik hedefler peşinde koştuğu anlamına gelmez. Demokrasi, dirençli olmak zorundadır” sözleriyle bu durumu eleştirdi.
Göçmen Önergesi ve AfD Desteği
Bu siyasi krizin yanı sıra, AfD desteğiyle kabul edilen göçmen önergesi de dikkat çekti. Almanya’da, ana muhalefet partisi Hristiyan Birlik (CDU/CSU) tarafından sunulan, koruma talep edenler dahil ülkeye giriş belgesi olmayan herkesin girişinin yasaklanmasını öngören göç politikasının sertleştirilmesine ilişkin önerge, Federal Meclis’te yapılan oylamada 345’e karşı 348 oyla kabul edildi. Bu durumda, CDU/CSU’nun önergesinin aşırı sağcı AfD ve Hür Demokrat Parti (FDP) desteğiyle geçmesi, siyasi tartışmaları daha da alevlendirdi. Aşırı sağcı AfD’yi kapatmak için harekete geçilirken, göçmen önergesi için iş birliği yapılması, kamuoyunda tepki topladı.