Ancak birçok kişi, ABD Başkanı Donald Trump tarafından "harika bir antlaşma" olarak tasvir edilen anlaşmanın, milislerin henüz silahlarını bırakmaya karar vermediği karmaşık ve uzun süredir devam eden çatışmayı sona erdirebileceğine ikna olmamış durumda.
Trump kendini bir "barış elçisi" olarak tanıtıyor ve küresel çatışmalara olan ilgisini mineral zengini doğu DRC'deki acımasız savaşa kadar genişletti. Barış anlaşması, DRC'nin kritik minerallerine erişim sağlamayı hedefleyen Amerika'nın bölgedeki ekonomik çıkarlarının önünü de açabilir.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Cuma günü DRC Dışişleri Bakanı Thérèse Kayikwamba Wagner ve Ruandalı mevkidaşı Olivier Nduhungirehe tarafından barış anlaşmasının imzalanmasına başkanlık etti.
Ocak ayında M23 milislerinin Kongo ordusuna karşı yeni bir saldırı başlatarak ülkenin doğusundaki en büyük iki şehrin kontrolünü ele geçirmesinden bu yana 7 binden fazla kişi öldürüldü ve yaklaşık bir milyon kişi yerinden edildi.
Ruanda ile sınırı paylaşan ve elektronik üretimi için kritik öneme sahip büyük mineral yataklarına ev sahipliği yapan doğu DRC'deki kriz, karmaşık sorunların bir birleşimidir.
Kongolu aktivist ve araştırmacı Daniel Kubelwa, CNN'e DRC'nin Ruanda ile olan çekişmesinin "sömürge dönemi sınır anlaşmazlıkları, çözülmemiş bölgesel gerginlikler ve 1994 Ruanda soykırımının sonuçlarına derinden kök saldığını" söyledi.
Bu soykırımda, yüz binlerce Tutsi ve ılımlı Hutular, Hutu milisleri tarafından öldürüldü.
Hibya Haber Ajansı