İsrail ordusu, 13 Haziran sabahı “Yükselen Aslan” adlı operasyonla İran’ın nükleer tesislerini hedef aldı. Saldırının süresi ve kapsamı henüz netlik kazanmazken, operasyonun yalnızca nükleer altyapıyı değil, aynı zamanda İran’ın askeri ve siyasi gücünü sarsmayı amaçladığı öne sürülüyor.
İsrail’in çok katmanlı saldırı planı, nükleer programı yavaşlatmanın ötesinde, İran içinde rejim karşıtı hareketleri tetiklemeyi de hedefliyor. Ancak Haaretz’e göre, İran’ın nükleer programı tek bir uzman grubuna dayanmıyor. Bu da operasyonun etkisinin sınırlı kalabileceğini gösteriyor.
Analizde, 2015’te imzalanan ancak ABD’nin 2018’de çekildiği nükleer anlaşmanın, İran’ın nükleer hırslarını kontrol altına almakta etkili olduğu vurgulanıyor. Şimdi ise ABD, benzer bir anlaşma için yeniden masada. Bu durum, İsrail’in askeri hamleleriyle çelişiyor.
Uzmanlar, bu sürecin ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasında yeni bir diplomatik gerilime yol açabileceğini belirtiyor. Özellikle de Washington’un İran’a güvenlik garantisi sunmayı içeren bir anlaşmaya yönelmesi halinde.
Saldırıların genişlemesi durumunda Tahran’ın ABD’yi doğrudan hedef alabileceği uyarıları yapılırken, İsrail’in de ABD’yi savaşa çekmeyecek sınırda kalmaya çalıştığı ifade ediliyor.