Suriye’de Alevi Toplumunun Korkuları
Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünün Suriye’deki Esad yönetimini devirmesi ve Lazkiye gibi Alevi nüfusun yoğun olduğu bölgelerde hakimiyet kurması, bu toplulukta derin bir korku ve belirsizlik yaratıyor. BBC Muhabiri Quentin Sommerville, Lazkiye’den bu durumu aktarıyor.
Lazkiye’deki Alevi toplumundan Nur (ismi değiştirilmiştir), evinin bahçesinde titreyerek bekliyor. Bu titremenin sebebi, soğuk havadan çok, yaşadığı korkunun derinliğidir. Nur, HTŞ üyelerine, yaşadığı korkunç olayları anlatırken gözyaşlarına hakim olamıyor.
Üç gün önce, akşam saat dokuz civarında, silahlı adamlar siyah bir kamyonetten inerek Nur’un ailesinin yaşadığı eve gelmiş. Çocukları ve eski bir ordu mensubu olan eşiyle birlikte tüm aile, pijamalarıyla evden çıkarılmış. Bu grubun lideri, ailesini de getirerek Nur’un evine yerleşmiş.
Aleviler, Suriye nüfusunun yaklaşık %10’unu oluşturuyor. Hatay’ın güneyinde, sahil hattının devamındaki Lazkiye, Alevilerin yoğunlaştığı bir şehir. Esad yönetiminin güç kaybettiği anlarda, burada da farklı isyancı gruplar yönetim boşluğunu doldurmak için harekete geçmiştir. El-Kaide’den türemiş olan İslamcı grup HTŞ, tüm mezheplere saygı göstereceği vaadini öne çıkarsa da, Lazkiye’deki Alevi toplumu içinde büyük bir korku hâkim.
Kentin bazı sakinleri, iktidarın el değiştirdiği günlerden bu yana evlerinden bile çıkmamış. Eski rejimi destekledikleri gerekçesiyle hesaplaşma korkusu taşıyanlar da mevcut. Nur, HTŞ’nin güvenlikten sorumlu komutanı Abu Ayoub’a, dairesinin önündeki güvenlik kamerasında kaydedilen görüntüleri izletiyor. Bu görüntülerde, sakallı bir grup savaşçının kapıyı zorla açmaya çalıştığı görülüyor.
Nur, bu kişilerin HTŞ üyesi olmadığını, Halep’in kuzeyinden gelen farklı bir isyancı gruba ait olduklarını belirtiyor. HTŞ üyelerine yaşadıklarını şu şekilde anlatıyor:
- “Kapıyı kırdılar. 10 militan kapıda bekliyordu, 16 tanesi de aşağıda üç araçla nöbet tutuyordu.”
Devletin düşmanı olarak kabul edilen HTŞ üyeleri, artık sokaklarda asayiş sağlamakla yetkilendirilmiş durumda ve yeni rollerine uyum sağlama çabası içindeler. Nur, HTŞ üyelerine şikayette bulunmak için gelen Lazkiyelilerden yalnızca biri. Önceden askeri istihbarat binası olarak kullanılan bir yer, artık yeni güvenlik karakolu olarak işlev görüyor. Beşar Esad’ın parçalanmış fotoğrafları hala etrafta görünür durumda.
Bir başka adam, yaşadıklarını anlatmak için sıraya giriyor. Gözü morarmış, kaburgalarında kırıklar var, tişörtü yırtılmış ve kana bulanmış. İdlib’den gelen bir grup adamın dairesine zorla girdiğini anlatıyor:
- “Bazıları sivildi, bazıları askeri kamuflaj giymişti ve maskeliydi. Kızıma vurdular, oğlumun başına silah dayadılar. Para ve altınlarımızı çaldılar.”
Burada herkes, birçok silahlı grubun şiddet uyguladığından bahsediyor. Adamın oğlunun yönlendirmesiyle HTŞ’nin güvenlik güçleri, şehrin yoksul bir mahallesine gidiyor ve iki “şüpheliyi” yakalayarak sorgulamak üzere karakola geri getiriyorlar. Bir başka ihbar geliyor ve tekrar yola çıkıyorlar. Bir gaz dolum istasyonundaki kavgada dövüldüğünü söyleyen bir adamın ihbarıyla, silahlı üç kişiyi bulmaya gidiyorlar.
Şehrin yoğun nüfuslu mahallelerinden birinde, HTŞ elemanlarının hızla bir noktaya intikal ettiğini izliyoruz. Bir şüpheliyi yakalayan HTŞ’liler, gelmeden önce bu kişinin mahalledekiler tarafından da dövüldüğünü fark ediyor. Balkona çıkan iki kadın, bu kişinin “Şebbiha” olduğunu bağırarak vurguluyor. Şebbiha, Suriye ordusuyla iş birliği yapan Esad yanlısı milislere verilen genel bir isim. Yakalanan kişi de bu milislerden biri olmakla suçlanıyor.
HTŞ komutanı Abu Ayoub, kentteki durumu “karmaşık” olarak nitelendiriyor. Nur’a dönerek, “Şimdi buradayız, ordu çekildiğinde burada değildik, Şam’daydık. Sonra buraya gelebildik. Evinize gelenler haydut, onları çıkaracağız. Eşyalarınızı geri vereceğiz. Sözümüz söz” diyor ve adamlarıyla olay yerinden ayrılıyor.
Lazkiye isyancıların kontrolüne geçtikten sonra, farklı mezheplerden birçok kişi Esad yönetiminin devrilmesini kutlamak için sokaklara döküldü. Beşar Esad’ın babası Hafız Esad’ın heykelini yıkarak isyancıların bayraklarını salladılar. İsyancıların bir kısmı, mezhep farkı gözetmeksizin birlikte yaşayacakları mesajını vermeye çalışıyor. Ancak, eski rejimin söylemlerinden biri olan “iktidarı kaybederlerse Alevilerin katledilebileceği” düşüncesinin etkisi hala sürüyor.
İsyancıların üç kırmızı yıldızlı yeni Suriye bayrağı, kentteki dükkanlarda ve bazı balkonlarda asılı. Ancak Alevi mahallelerinin sakinleri, konvoyları sessizlikle izliyor. Bu mahallelerde yeni bayrağı daha az görmek mümkün.
HTŞ güvenlik görevlilerinden 28 yaşındaki Azal el-Ali, baskıcı bir rejim sonrası insanların güven kazanmasının zaman alacağını belirtiyor: “Güvenlik güçlerine şikayetlerini anlatanlar arasında Sünniler de, Aleviler de var. Biz ayrım yapmıyoruz. Eski rejimin geride bıraktığı aşırı yoksulluk, buradaki karmaşanın asıl nedeni.” HTŞ üyesi, Alevilerin de önceki rejimin mağdurları olduğunu savunuyor.
Bir kez daha, beş HTŞ militanıyla Nur’un evine gidiyoruz. Kapıyı çalıyorlar, ancak içeriden gelen bir kadın sesi kapıyı açmayı reddediyor. Kadın ikna edilerek kapı açılıyor. Kadının ve ailesinin bu evi terk etmesi isteniyor. Evin asıl sahibi Nur içeri giriyor, bazı kıyafetleri ve kızının ders kitaplarını alıyor. İçeride bulunan isyancı gruba ait silahlar ve cephanelik ele geçiriliyor.
Nur, HTŞ’ye şikayet için gittiğinde korktuğunu, ancak iyi davrandıklarını ifade ediyor. Fakat bir daha bu daireye dönmeyeceğini de ekliyor. Suriye için bir kabusun sona erdiğini, ancak Aleviler için yeni bir kabusun başladığını belirtiyor: “Artık bu evde yaşamam imkansız. Umudum var, ama yakın gelecek için değil. Şu anda cesaretim yok.”